TOPRAKLARIN SINIFLANDIRILMASI
TOPRAKLARIN SINIFLANDIRILMASI
Benzer özellikler
gösteren topraklar, aynı kategori altında toplanmak sureti ile bir çok
sınıflandırma sistemi yapılmıştır. Toprak sınıflandırılmasında kullanılan
kriterler, toprağın tekstürü, rengi, verimliliği ve genetik özellikleridir.
Sınıflandırma sistemlerinden dünya çapında en çok tutunanı genetik
sınıflandırma sitemidir. Genetik sınıflandırma siteminde, toprak oluş
faktörlerinden iklim, bitki örtüsü, topografya, ana kaya ve zaman unsuru
dikkate alınmaktadır.
TOPRAK SINIFLANDIRMA
SİSTEMİ VEYA TOPRAK TAKSONOMİSİ
Toprakların dünya
ölçüsünde sınıflandırılmasında birlik sağlanması ve eski toprak sınıflandırma
sisteminde bazı toprakların sınıflandırılmasında güçlük çekilmesi nedeniyle
1975 yılında son şekli verilen Toprak Taksonomisi geliştirilmiştir. Bu
sınıflandırma sisteminde ana toprak sınıfları Latince kelimelerden alınmıştır.
1) Entisoller
:
Çok yakın bir geçmişte oluşan topraklar, bu takım bünyesinde yer alır. Bu
topraklar sürekli olarak aşınma ve birikme olaylarının meydana geldiği
sahalardaki toprakları kapsar. Bu topraklar eski sistemdeki alüvyal, kolüvyal,
regasol, litosol ile devamlı veya yılın büyük bir bölümünde su altında kalan
hidromorfik toprakları içerir. Bu topraklara ülkemizde, toprakların sürekli
olarak taşındığı dağlık alanlarımızda, delta oluşumu ve alüvyonlaşmanın sürekli
olarak devam ettiği ovalarımızda rastlanır.
2) İnceptisoller : Bu topraklar entisollere nazaran ayrışmanın
biraz daha ilerlediği ve toprak oluşumunun başlangıç safhasını aştığı, yani toprakta
horizonlaşmanın başladığı toprakları bünyesine alır. Örneğin delta ovalarında
taşkına uğramayan esli alüvyal topraklar inceptisoller takımına girer. Aynı şekilde yamaçlardaki
aşınmanın durduğu sahalarda birikinti koni ve yamaç depoları üzerindeki
horizonlaşmaya başlayan topraklar da inceptisol ordosuna girer. Türkiye’ de bu
topraklara yaygın olarak, aşınmanın yavaş olarak devam ettiği dağlık alanlarda,
eski yamaç depoları ve alüvyal sahalarda rastlanır.
3) Aridisoller
:
Kurak bölgelerin topraklarını kapsamakta olan bu topraklar bitkilerin
yetişmesini sağlayacak yeterli nemden mahrumdur. Dolayısıyla pedojenik
horizonlar yeterince gelişmemiş ve organik madde bakımından da son derece
fakirdir. Toprakta derin ve geniş çatlaklar oluşur. Çöl toprakları bu takım
içerisinde yer alır. Ülkemizde aridisoller, Güney Doğu Anadolu’ da Harran
Ovası’ nda ve İç Anadolu’ nun bazı kesimlerinde rastlanır.
4) Mollisoller
:
Yumuşak toprak anlamına gelen bu topraklar, daha ziyade orta enlemlerde otsu
vejetasyon altında gelişme gösterir. Üst toprak organik madde bakımından
zengindir. Topraktaki katyonlar genellikle yıkanmaya uğramadıkları için besin
maddeleri bakımından zengindir. Bu nedenle mollisoller üzerinde yoğun olarak
yoğun olarak tarım yapılır. Eski toprak sistemindeki kestane, kahverengi,
rendzina ve çernezyomlar bu toprakların kapsamına girer. Ülkemizde bu topraklar, Batı Anadolu ve İç Anadolu’ da az
eğimli ve hafif dalgalı neojen depoları üzerinde, Doğu Anadolu’ nun tektonik
kökenli ovalarında yaygın olarak rastlanır. Tarımsal alanlarımızın büyük bir
bölümü bu topraklar üzerinde olup, toprağın alt katında karbonat birikimi
mevcuttur.
5) Spodosoller
:
Organik maddenin biriktiği toprağın yıkanarak asitleştiği, organik asitlerin ve
kilin B horizonunda çimentolaşarak sert bir katın oluştuğu toprakları kapsar.
Bu topraklar, eski toprak sisteminde bahsedilen podzolleşme süreci altında
oluşan podzolları karakterize eder. Besin maddeleri yönünden fakir olan bu
topraklar, Kuzey Amerika’ da, Avrupa ve Asya’ nın tundra alanlarının
güneyindeki sahalarda iğne yapraklı ormanların altında rastlanır. Ülkemizde
Karadeniz, Marmara bölgelerindeki dağlık alanlarda ve Kuzey Anadolu dağlarının
yüksek kesimlerinde yaygındır. Bu topraklar, fazla yıkanmadan dolayı asit
reaksiyon gösterir ve sıcaklık düşük olduğu için de toprak yüzeyinde organik
madde birikimi mevcuttur.
6) Alfisoller
:
Kilin önemli ölçüde A horizonundan taşınarak B horizonunda biriktiği karbonatların
yıkanma sonucu taşındığı toprakları kapsar. Alfisoller yıkanmanın fazla olduğu
dünyanın nemli sahalarında özellikle kıtaların batı kesimlerinde geniş yapraklı
ormanlar altında yaygındır. Toprakta demir ve alüminyum bileşikleri hakimdir.
Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’ nde görülen terra rossa toprakları bu grup
içerisindedir. Bu topraklar genellikle killi bünyelidir. Yağışın fazla olduğu
kısımlarda karbonatlar uzaklaşmış durumdadır.
7) Ultisoller
:
Özellikle tropikal bölgelerde fazla yağış ve sıcaklıktan dolayı ayrışmanın
fazla miktarda ilerlediği ve toprak oluşumunun son safhada olduğu toprakları
kapsar. Bu nedenle topraklar aşırı olarak yıkandığından katyon değiştirme
kapasitesi düşüktür. Ultisoller, lateritle kırmızımsı sarımsı podzolik
toprakları kapsar. Ülkemizde özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’ nde yer yer
rastlanmaktadır.
8)
Oxisoller
:
Oksitlerce, özellikle demir ve alüminyum oksit yönünden zengin toprakları
kapsar. Toprakta bulunan mineraller aşırı derecede ayrışmıştır ve yine
yıkanmadan dolayı toprak besin maddeleri yönünden fakirleşmiştir. Bu topraklar,
oksit yönünden zengin olan tropikal bölge topraklarını kapsamaktadır. Ülkemizde
rastlanmamaktadır.
9) Vertisoller
:
Çayır ve savan vejetasyonu altında killi ana materyal üzerinde oluşan bu topraklar
ana materyalin etkisine bağlı olarak killi bünyededir. Dolayısıyla su aldığında
şişer, kuruduğunda ise derin çatlaklar oluşur. Toprakta belirgin bir yıkanma ve
birikme horizonu yoktur. Katyon değiştirme kapasitesi yüksektir. Ülkemizde Muş,
Harran, Karacabey ovalarıyla Ergene Havzası’ nda rastlanmaktadır. Bu topraklar
ağır bünyelidir. Alt toprakta kireç birikimi görülür.
10) Histosoller
:
Bitki artıklarının özellikle bataklık veya sazlık alanlarda biriktiği
kısımlarda görülür. Organik maddenin birikmesinden dolayı oluşan bataklık
toprakları, turba, lif ve ibre şeklinde olan organik maddeye sahiptir. organik
madde ayrışmasının ilerlediği kısımlarda toprağın katyon değiştirme kapasitesi
yüksektir. Ülkemizde Amik Ovası, Hatay – Maraş grabeninde, Muş ve Erzurum
ovalarında ve İç Anadolu’ da eski bataklık sahalarında rastlanmaktadır.
Çizelge
7.
Bazı kil minerallerinin katyon değişim kapasiteleri (me/100 g)
Kil
minerali
|
Katyon
değişim kapasitesi
|
Kaolinit
Halloysit
Montmorillonit
İllit
Vermikulit
|
3-15
5-50
80-150
10-40
100-150
|
Kaynakça vereydinizi iyiydi 2 gündür internet üzerinden araştırıyorum bunu bulabildim oda kaynakça yok !
YanıtlaSilhocalar güzel anlatmış net ve faydalı olmamus
YanıtlaSil